30 Temmuz 2009 Perşembe

Blog yazmak zor ismis! :)

Su bloga baslayali 4 gun oldu ama ben her zamanki tembelligimle ilk gunden sonra tek kelime bile yazmadim. Zaten burun kardesimle ortak noktalarimizdan biri de maymun istahli olusumuzdur. Surekli yeni projeler bulur ama bir turlu uygulamaya geciremeyiz, bu da oyla olacak korkatim. Gerci o gayet gayretli duruyor bu sefer ama bilemiyorum artik. Gecmisteki tecrubelerimize dayanarak pek de umudum yok acikcasi. :)

Zaten benim okul hayatim boyunca da basima ne geldiyse bu sacma sapan huyum yuzunden geldi, surekli sene basinda “ha gayret kocum, aslanim ben, kim tutar beni” bu sefer tamam derece yapacagim diye atilirdim, gerekli gereksiz sacma sapan islere bulasir, sonra da hevesim gecince elimde patlardi. Her sene sonunda da “bu sefer de yaptim bir eseklik, ama bir daha tovbe derdim” ama her sene yine ayni rezillik. Neyseki son yillarda beni saran olaganustu tembellik sayesinde bu sacma girisimlerimde azalma oldu. :)

Blog yazan insanlara oylesine saygi duyuyorum ki artik anlatamam. İnsanlarin okuyacagini bile bile hayatini anlatiyorsun ya, cok korkunc birsey! Burayi kimse okur mu okumaz mi bilmiyorum ama ya hakkinda yazdigim kisiler okursa diye, daha simdiden tedirgin oluyorum, sanki rekorkar kiracak bu blog, millet yanip yakilacak bizim kim oldugumuzu gormek icin. :)

Bir de burada yazmak benim sayisiz yazi tecrubelerim icinden en halka acik olan olacak. 6 yasindan beri, gerekli gereksiz, yasima, yapima vs uygun olsun olmasin bir suru kitap dergi veya yazi okudum ama hayatimda adam akilli yazdigim hicbir sey yok! Bu da ben de cok agir bir yuk. Herkes birseyler bekliyor. Ortaokul lise hayatim boyunca hocalarim tum kompozisyon, siir yarismalari icin benden birseyler yazmami isterdi. Ama ben bir kere bile adam gibi birsey yazamadim L en son lisede hoca ozel bir gunle ilgili bir yazi istedi, ben de yazdim yine sacma sapan birseyler. Nasil olduysa hoca okuyup begenmis ama kurulda kompozisyona konu olan gunu yanlis yazdigim ortaya cikmis. Yani iste bu kadar da konuyu benimseyemeyen bir yapim var, insan birsey yazarken once bir ogrenir degil mi! Bu konudan tek kazancim, lise hayatimin kalaninda kimse benden birsey yazmami beklemedi.

Babam senelerdir benim birgun gazetelerde kose yazari vs gibi birsey olmami hayal eder, “bu kadar okuyorsun, kimbilir ne guzel yazilar yazarsin” diyor, ama ben de o yetenek yok, ayrica benim yazmaya karsi bir ilgimde yok aslinda. Sadece cok uzgun oldugumda bir kagida icimden gelenleri yazar, sonra da hemen yirtar atarim. Bir keresinde nasil olmussa yirtmamisim, aradan uzun bir zaman gecince yazdiklarimi okuyup da kendimden utandim. :)

Sevgilimin de benim yazi yazmam konusunda cok tesvigi olmustur ama nedense bir turlu olmuyor, hatta onun icin cok anlami olan bir kalemi vermisti bana, “ilk yazilarini bu kalemle yaz” diye, ki kendisi kitabin her turlusunden nefret eden birisidir, okumanin vakit kaybi oldugunu dusunur. O kalemi vereli 6-7 aydan fazla oldu ama hala bir sayfa bile yazamadim, tek fark eskiden sadece okuyucu gozunden gordugum kitaplari bir de yazar (yani yazar dediysem meslek olarak degil, sadece iki kelimeyi bir araya getirip yazabilen) gozuyle bakip, kendi acimdan elestiri yapiyorum, tabi ki ic dunyamda!

Simdiye kadar iki defa gunluk tuttum ama ikisinde de gunlugum,gunluge benzemiyordu. Dogru duzgun hicbir seyi yazmazdim, sadece “bugun bunu yaptim, sunu yedim, onu gordum...” gibi siradan seyler yazardim ve normal insanlar gibi hersey oldugu gibi de yazmazdim. Kendimce degistirip, duzeltip yazardim. Hatta ortaokulda en yakin arkadasimla birlikte baslamistik gunluk tutmaya, her ay sonunda yazdiklarimizi okurduk. Kiz 2-3 ay ancak dayandi, “boyle gunluk mu olur yaa, sen gunlugune karsi durust degilsin,ben oyle mi yaziyorum” deyip kizmisti. Hakliydi da o kadar duzgun yazardi ki, ben “onu yazamam olmazz, bunu yazamam olmaz” diyerek, olaylari kirpiyor ve degistiriyordum. O gunlugu oylece biraktim. Lisedeyken Ipek Ongun’un “bir genc kizin gizli defteri” serisinden etkilenerek yeni bir gunluk denemesi yaptim, bu sefer hersey dogru yazacagim diye kendime soz verdim. Ama yine olmadi, o gun yazmak istemedigim birsey olmussa, gunluk yazmazdim, ya da sadece o olayi atlayip isime gelenleri yazardim. Sanki herkes benim gunlugumu okumak icin siraya girmis de, onlardan cekiniyorum. :P

Bu arada unuttugum ama aslinda en basarili gunluk denemem var bir de. Onu da gecen yil yazmistim ama cok kisa surmustu, bir yurtdisina gitme olayim vardi ve kendimi cok yanliz ve mutsuz hissediyordum. İstedigim gibi olmamisti, tek basina gidecektim,istemedigim bir yere gidecektim vs. O zaman gercekten durust bir sekilde icimden gelenleri yazmistim ama onu da oraya gittikten sonra yogunluktan dolayi biraktim bir daha da yazamadim.

Diger bir sorunum da yazdiklarimdan pismanlik duyunca, hemen onlardan kurtulmak istemem. Mesela ilk gun tum durustlugumle dedem icin cok konusuyor gibi seyler yazmistim ama su an vicdan azabi cekiyorum. Yazdiklarimi silmek istiyorum ama sanirim silersem bu blog isi de diger tum denemelerim gibi olacak, ‘bir gun yaz,ertesi gun begenmeyince sil!’ ama ciddi ciddi dunden beri dedeme karsi bir sempati besliyorum, onuda baska bir baslik altinda yazayim en iyisi. :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder