31 Temmuz 2009 Cuma

Kader

Miracle’in kaderle ilgili bir yazi yazdigini gorunce cok sasirdim, cunku bu benim en cok ilgilendigim, hakkinda en cok dusundugum ama hic bir sekilde kafamda tam olarak sekillendiremedigim konulardan birisidir.

Okul hayatim boyunca “Din Kulturu ve Ahlak Bilgisi” dersleri cok ilgimi cekmekle birlikte, konu dua ezberlemeye gelince en basarisiz oldugum derslerden birisidir, cunku ezberleyemem, ne olursa olsun. Dularin anlamini okurdum kitaptan, anlamini bir sekilde kafamda sekillendirip, ogrenirdim ama duanin arapcasini okumak benim icin tam bir kabustu. Ustelik genelde tum hocalarim “su su dualari ezberleyin, sonra su gun topluca okuyacaksiniz” derdi, ben herkesten once baslardim okumaya, ezberlemeye calismaya ama yine de herkesten zor ezberlerdim. Bu olay 7.sinifa dek devam etti, ama o yilki hocam ( ki kendisini hala gorurum ve her seferinde tesekkur ederim) bende ki bu durumu anlamisti ve bana tum dualari ayni gunde okuma sarti kosmamisti. O yil tum dualari rahatlikla ezberledim, her ders birkac tanesini okuyarak tum dualari okudum ve “Din Kulturu ve Ahlak Bilgisi” benim icin bir kabus olmaktan cikti. O ogrendigim dualari da unutmadim!

Yillarca kafamda islamin sartlarini, imanin sartlarini dusunup, okuyup, kendimce yorumlar da katarak benimsedim. Kadere hep inandim ama nerede baslayip nerede bittigini bir turlu kestiremedim, hicbir zaman tam olarak emin olamadim.
Kime sorduysam tam olarak ikna olamadim, hatta kimi zaman sorguladigim icin gunaha girdigimi dusunup uzuldum ama bence dusunmeden kabul etmek, gercekten inanmak degildir. Ne oldugunu tam olarak bilmeden kabul etmekle, kabul etmemek arasinda bir fark yok bence.

Ortaokulu bitirmistim ve bu konuyu kafamda ciddi ciddi olcup tartmak konusunda iyice abartmistim, yaz tatilinde dedemlerin yanina gitmistik. (bu dedem daha once bahsettigim dedem degil, digeri) Ben gunboyu bir odaya kapanip, daha once edindigim kitaplar ve dedemin kitaplarini okuyarak, kafamdaki soru isaretlerinin yanitlarini bulmaya calisiyordum ve bir yandan da gunaha girmekten korkuyordum.
En sonunda dayanamadim ve dedeme sordum bu sorularimi. Kendisi “alevi dedesi”dir, ki bundan ote, din uzerine duzinelerce kitap okumus, arastirma yapmis birisidir. Sorularimi o cevaplayamazsa kimse cevaplayamaz diye dusunuyordum.

“ Dede, hersey kaderimizde varsa, irademiz niye var? Madem bizim ne yapacagimiz kaderimizde yaziyor, bu dunyadaki sinava ne gerek var, Allah sonumuzu bile bile bizi buraya neden gonderdi? Cennete veya cehenneme gidecegimiz kaderimizden belli degil mi?”
diye baslamistim konusmaya. Dedem ilk basta sasirdi, torunundan boyle bir soru beklemedigine eminim, cunku giderek din konusundan bihaber gencler yetismekte, degil sorgulamak, cogu neyin ne oldugunu bile tam olarak bilmiyor. Ama cok da sevinmisti, cunku o herkesin bu konulari bilmesini, gerekli ozeni gostermesini ister. Bana anlatmisti o zaman kaderin ne oldugunu.

Kafamdaki sorular hicbir zaman bitmedi, hicbir zaman tam olarak ikna olmadim ama yine de icime su serpilmisti. Daha once de bahsetmistim Elif Safak’in “Ask” adli kitabini okuyorum ve icin de “Mevlana ve Sems” var. Bugun orada kaderle ilgili birseyler daha okudum ve miracle’da bugun kaderden bahsetmis.

Hayat labirenti “kader”imizde bellidir, ama labirentte hangi yolu sececegimize “irade”mizle karar veririz ve yolumuzun nereye cikacagi boyle ortaya cikar.

Dede ve torun olayi

Dedemle yillar boyunca aramiz cok iyi olmustur, beni kendince en buyuk torun olarak gordugunden midir nedir, cok severdi. 4-5 yil once bir konuda tartismistik ve yaklasik 1 hafta kustuk (yani bildigin kusme, birbirimizle konusmuyoruz, ayni ortamda bulunmuyoruz, baristirma cabalarini reddediyoruz vs...) En sonunda bizi baristirdilar ama bir daha eski dede-torun muhabbetlerimiz olmadi. O gunden beri yaptigi herseyden, soyledigi her sozden nem kapar, sinir olurum. Sanirim o beni yillar once affetti, cunku eskisi gibi konusmaya calisiyor gibi bir izlenim ediniyordum ama onemsemiyordum. Ama bu sene yaptiklari nedense beni cok degistirdi.

5 aydir bir cicegim var ve benimle beraber simdiden en az 2500 km yol yapmistir, onu her yerde yanimda tasirdim. Buraya da getirmistim. 1 haftaligina baska bir sehre gitmem gerekiyordu, cicegi yanimda goturemezdim ve birakacak kimsem de yoktu, dedeme biraktim. Hem de hic guvenmeyerek, cunku daha once cok cicek kurutmuslugu var, kim neyini biraktiysa donuste felaket bir sekilde bulmustur. Ama benim cicegime cok iyi bakmisti, valla o bir haftada neredeyse eskisinden bile daha guzel olmustu cicek!

3 gun once yine sehir disina cikmamiz gerekiyordu ve giderken evde sadece o kalmisti. Aksam gec donecegimizi biliyordu ve ac olacagimizi dusunerek bize yemek hazirlamis, cok duygulandim. Ac degildim ve yaptigi yemegi de sevmem, normalde yapilinca yemem, ama bizi dusunmus olmasindan cok etkilendim ve yedim.

Yine ayni gece televizyon izlerken, oglunu kaybetmis ve bu konuda konusan bir babaya denk geldik ve dedemin duygulandigini, gozlerinin doldugunu gordum, ki kendisi de cocuklarini kaybetti. Senelerce ne zaman birisi “en buyuk aci, evlat acisi, hicbiri o kadar kotu degil” dese, “benim dedem bir istisna, cocuklarini kaybetmek onu hic etkilmedi” derdim. İlk defa goruyordum onun da etkilendigini, uzuldum. Yillarca kendi kendime onu yargiladim, uzulmedigini sandim. Ama uzulmek demek, disa yansitmak demek midir? Degilmis, ogrendim!

Kader Nedir ?

Bir profesörün eğer Avrupa’da doğsaydınız İran’da Müslüman şurada Hindu şurada doğsaydınız Musevi falan diye devam eden konuşmasının başını dinledim bir arkadaş facebook’ta paylaşmış. ilk bakışta doğru gibi görünüyor ama bence her insanın doğruyu bulmak istediğinde Allah tarafından mutlaka şans verildiğini ve bu şansı değerlendiren her insanın İslami bulabileceğine inanıyorum ki Müslüman olan bir kimsenin geçmişteki tüm günahları da affedileceğini düşünürsek gayet avantajlı oldukları da açık.

İnanç konusu her zaman kafama takılmıştır küçük yaşlardan beri bu konuyu merak ederim 4-5 yaşlarında dedeme dağların nasıl yapıldığını sormuştum oda hamurdan yapılıyor yağmur yağıyor önce sonra güneşle sertleşiyor demişti benimle dalga geçtiğini ancak şimdi anlayabiliyorum yalnız bu değil anladığım ilkokul öğretmenimin de tüm geri ülkelerin Müslüman olduğu söyleyerek İslam’ı insanları geri bırakan bir sistem olduğunu, namaz kılarken insanlar resmin önünde namaz kılamaz Allah anlayamıyor mu ona kıldığını diye İslam’ı alçaltma çabalarının da bir yalan olduğunu sonra öğrendim. Bu tür yalanlar lise üniversite boyunca kara propaganda şeklinde devam etti.

Yaz tatillerini daha serin bir havası olan Antalya’nın bir köyünde geçiyorum. Hava serin olunca ve hoca ezanı sanki yatağının yanında okuyor gibi olunca insanlar erken kalkıyor. Bende erken kalkıyordum uyku düzenli olmaya başladığı anlardan birisiydi babam dışarıya çıkmıştı bile anneme rüyamı anlattım, “bir adam var çocuğu hakkında konuşuyordu, çocuğunu bir çok doktora götürmüş ama tedavisini bulamadığını anlatıyordu” sonra rüyanın geçtiği yeri tasvir ettim anneme ardından babam gelince kahvaltımızı yaptık babam yaylaya gidelim bu gün dedi amcamın yanına gidelim dedi… Babamla beraber amcamın yanına gittik onun yanına birisi geldi o adam oydu rüyamdaki adam ve tüm her şey rüyamdaki gibi olmaya başladı yaşıyordum daha birkaç saat önce anlattığım rüyamı yaşıyordum. Çok heyecanlandım kalakaldım hiçbir şey söyleyemedim. O gün İslam’da en zor anlaşılan konulardan birisi olan Kader inancını anladım. Sen iradenle gidiyorsun yapıyorsun ama birisi onun olacağının bilgisine sahip. Bir kez dahi olsa tüm insanlara böyle bir şansın verildiğini düşündüm herkese görmek isteyen herkese işte kanıt istiyorsan sana kanıt diyecektir sanırım Allah.

Edadan vazgeçtim sanırım gücüm kalmadı sanırım, aşk için vermem gereken enerjiye gücüm kalmadı askere gidiyorum Ağustosun 12 sinde artık tüm gücümü orada toplamalıyım.

Bu arada Deny’le Amcasının kızları ve teyzesinin kızları hakkında konuştuk birisi sevgilisinden ayrılmış bu onları anlatırken benim Alevilerle Sünnilerin evlenememesi olayı takıldı buda geniş bir konu olduğu için sonraya saklıyorum. Yalnız Deny kuzenlerinin hiç birini sevmiyor sanırım erkek bir kuzenini anlatmıştı onu da sevmiyordu.


31.07.2009

Kar Tanesi

Karayel hayat felsefesi olarak genel erkekler gibi evdeki karısından çok daha çirkin olsun yada olmasın kadın olması yeterliydi fantezi olsun diye kadınlarla beraber olan birisi. Başkaları için harcadığı boşa paranın birazını eşi için harcasa çok daha mutlu olurlardı. Ama her seferinde çok iyi kandırıyor aldata biliyordu karısını. Karayel bizim komşumuz babam defalarca uyardı ama akıl almaya niyeti yok. Eline her geçen parayı anında bitirmesi gerekli olduğunu düşünen asgari ücretle çalıştığı halde iki paket parlement sigarasından aşağı içmeyen biriydi zevkine düşkündü dengesiz harcamaları çok olan bir insandı belki biraz para biriktirse tüp bebek olayına girebilecekti. Ama neyse oydu bazı komşularımız gibi göründüğü ve içi farklı değildi. Her insanın hatası olduğunu ve insanları hatalarıyla kabul etmek gerekliydi eşi de çok iyi biriydi. O yüzden diğerlerinden daha yakın bir komşumuz oldu karayel ailesi.

Gıcık komşum Karayel bizimkiler tatilde ve benim yalnız olmama rağmen beni Misafirlerini kızı eda ile görüşebilme şansım olan sabah kahvaltısına davet etmedi, şimdi ne yapacağım bilmiyorum, msn adresini aldım ama diyemem ki seni komşuda gördüm çok hoşlandım herkese böyle yaptığımı sanabilir… Evet tam benim istediğim gibi çocuksu bir yüzü var, çok ilginçtir kızlardaki baktığım tek özellik bu çocuksu bir suratı olması sadece bu ne kalçalarına ne gözlerine nede göğüslerine bakıyorum önceki sevgilimin kalın bacaklı olduğunu kendisi söyleyince haklı dedim biraz bakar körüm sanırım bir yere sabitleniyorum. Deny’e (burun kardeşim bundan sonra bu isimle yazacağım onu) bir çözüm için sordum bu konularda deneyimli olmadığından bir çözüm geleceğini sanmıyorum çevremde çapkın bir arkadaşımda yok ki İzmir de Berkan diye bir arkadaşım var ki en yakın arkadaşım olur kendisi 6-7 yıl bir kızı sevip kabul etmediği halde bir kızın arkasından sevip koşabilen bir insan, aslında diğer arkadaşım Yasin bu konularda yeni iyi sayılır ama onun hattı da Avea o yüzden yardım alamam şu anda. Bilmiyorum biraz maymun iştahlıyım sayılır… Ama tüm arkadaşım olmasını istediğim kişilerle cidden evlenmeyi düşünerek girdim yola ama olmadı..

İlk aşkım ilkokulda Sibel diye bir kıza idi şimdi doktor olmuş sanırım, sonraki platonik sevdiklerimin sayısını bile hatırlamıyorum ama en büyüğü lisedeki aşkım sıla idi kızla toplasan 15 dk lık bir konuşmamız olmamıştı ama bilmiyorum aşık oldum ve rüyalarıma girdi defalarca…

İlk ciddi ilişki girişimimin platonik aşkımı bir kenara koyup bir akrabamızla sözlenmiş olan arkadaşımın kuzeniydi ben kuzenine bir şeyler ima etmiştim aradan birkaç gün geçti ki kuzeni benimle konuştu kız kabul etmişti, ama o zamanlarda kızda cep telefonu yok bende evlerini arayacak kadar cesaretli değilim. Benim arkadaş akrabayla ayrıldı mı bizimkilerle aralarında bir soğuklukta girdi mi bende kızla konuşmayınca bizim olayda başlamadan bitti.

Sonraki ciddi düşündüğüm kızda babamın halasının torunuydu daha önceden tanıyordum kendisini ama aradan çok uzun zaman geçmişti kuzenden numarasını aldım konuşmaya başladım ilerlemişti baya ve bizimkilere söyleyince olayı kıyamet koptu adeta, kızın annesi teyzesinin oğluyla evlenmişti, teyzesinin oğlunu yani kocasını aldattığı için ayrıldığı yönünde dedikodular vardı ki boşandıktan çok kısa süre evlenince bu dedikodularında gerçeklik payı olma ihtimali de yüksekleşti ve kocası yani aynı zamanda bizim annesiyle aynı uzaklıktaki akrabamız olan koca (konuştuğum kızın babası) kanserden ölünmüştü. O yüzden bizimkiler babasına daha yakın hissettiler ki daha önceden de öyle bir yakınlık vardı bizim aileye daha yakındı. Annesinin bu yaptıkları yüzünde kızını da istemiyorlardı. Ben işin mantıksız olduğunu söyledim Annesinin yaptığının kızıyla ne ilgisi olduğunu anlatmaya çalıştım. Kıza da açık açık bak bizimkiler böyle konuştu ben seni seviyorum cidden bu ilişkiye devam etmek istiyorsan ben seninle devam etmeye hazırım dedim ama kız bunu yapamayacağını annemi istemeyenleri bende istemem diyerek olayı kapattı. Seviyordum üzülmüştüm. Yakışıklı olmama rağmen bahsi geçen iki kızda çok güzeldi bu yüzden artık beni tanıyan kızlarla konuşmam gerektiğini hiç tanımayan bir kızla fazla şansım olmadığını öğrendim.

Deny den beklediğim gibi şaşırtacak bir öneri gelmedi yine yoğun sanırım yada yine uyudu. Komşum karayele söyleyip senin msn i istiyor vereyim mi dedirteceğim ver derse eklerim artık.

Hayat bir kar yağışı gibi her biri ayrı bir birinden farklı taneler gibi günler üzerimize yağıyor. Hayattaki olayların iyiliği veya kötülüğü bizim tanelere mucize, afet, soğuk, romantik… ve tüm yüklediğimiz anlamlara göre değişiyor.

Allah hiçbir zaman tüm taneleri bir anda üzerimize yüklemiyor hepsi tek tek geliyor.. Allah hiçbir zaman insanların üzerine kaldıramayacağı yük yüklemez…


31.07.2009

30 Temmuz 2009 Perşembe

Burun Kardeşime

Saat 3 olmuş ahudan kurtulabildim sonunda kızların gözlerinin yakışıklılıktan başka bir şey görmediğini ne kadar manyak birisi olursan ol onu rahatlıkla kapattığını gördüm bir sürü dengesizlik yaptım bana mısın demedi sonunda ben bırakmak zorunda kaldım yoksa Murat rent a car karakterimle bir ömür boyu yaşamak zorunda kalacağım. Gösterdiğim murat karakterinin gerçeği olsa yada beni bilmese inan gidip yanına bu dengesizliklerime devam edeceğim. O arada burun kardeşliği ile mesajlaştık yine pek bir şey yazamadığını söyledi. Hem bana gaz veriyor hem de kendisi yazmıyor.

Biraz burun kardeşim kim onu açayım kendisiyle bir ödev gurubunda tanıştık sanırım marketing ti pek başta konuşmadık sonra merak etmeye başladım nasıl biri diye Kampüsün içinden otobüs duraklarının olduğu yere bırakan otobüste gördüm sevgilisi de vardı yanında tabi sonradan öğrendim çok alakasız diyebileceğimiz bir birinden farklı vücut tipleri olan iki insan ve karakterleri de bir o kadar farklı belki o yüzden bu kadar iyi anlaşıyorlardır. Burun kardeşimin ilk görüşte insana sempatik gelen gerek görünüş gerekse konuşma tarzı olarak bir tarafı vardır ama sevgilisinin içi farklı diye söylense de insanı kırar mı diye pek düşünmeyen rahatsız eden bir konuşma tarzı var gerçi benimle yüz yüze iken selamlaşmadan başka konuşmadık ama birkaç kez mesajlaştık ve duyumlarım benim söylediklerimi kuvvetlendiriyor. Onun ilk görünüşte nasıl olup olmadığı iyimi kötü mü olduğu beni pek ilgilendirmiyor açıkçası ama hayatıma bir dost olarak giremez arkadaş olarak da merhabalaşmaktan başka bir yakınlığım olamaz. Bazen böyle yaparken içinde bir iyiliğin olduğunu düşünüyorum ama davranışları aklıma geliyor o halini görmek bile istemiyorum.

Burun kardeşim benim için önemli çünkü o benim için bir dönüm noktası, hayatta hiçbir kızla sevgili olmadığım halde bu kadar içten konuşmadım hatta konuşmadım bile denilebilir, onunla bir devri kapattım diyebilirim. Artık bir kızla sevgili olmadan da konuşulabileceğini ve bunun iyi bir şey olduğunu en azından şimdilik iyi bir şey olduğunu düşünüyorum. Kızlarla konuşmamamın sebebi onlarla konuşmamın bir sonu olması sevgilisi olduğunda veya evlendiğinde bu konuşmaların bitecek olması. Ben kiminle konuşursam konuşayım ya sadece selamlaştığım bir insan olur yada gerçekten dostum ve her şeyi anlattığım ve her şeyini anlatmasını istediğim birisi olur bu yüzden çevremde çok dostum yoktur bir elin parmaklarını geçmez birde akrabalarımdan birkaç tane sıkı dostum vardır. Hz İbrahim’in kurandaki hikâyesi gibi ben batanları bitenleri sevmem dediği gibi bende sevmiyorum.

Onu düşünüyorum şimdi yazabilmek için hakkında, biraz kızıyorum ona elini ateşe koyup yanan ve yanmaktan çekinmeyen birini görüyorum, keşke bazı şeylerin onun kadar arkasında durabilseydim… Onun kadar kuvvetli sevebilseydim. Onun kadar sadık onun kadar karşılıksız. O bunu sevdiği insana yapıyor ama ben yapamadım hayatta, tam olarak ilişkisini bilmiyorum açıkçası yakın olmadığım için sevgilisiyle ama bunlar benim bir arkadaş olarak hissettiklerim sadece onun gibi bir kardeşim olsun isterdim onun gibi bir arkadaşım olması da kendi haklı değimiyle benim için üniversitedeki en büyük ikinci kazancım… Birinci diye düşündüğü insanı bir gün anlatır mıyım bilmiyorum çünkü internetteki kendisiyle ilgili yayınlanan şeyler hakkında biraz hassas, yasal olarak başımın belaya girmesini istemiyorum…

Daha içini tam bilmediğimi biliyorum yani tam olarak çözemediğimi, ne yapınca ne tepki verir tam kestiremiyorum, tam olarak ne yaparsa yapsın hoş karşılarım diye düşünmüyor, kırılacağı noktaları var bilmiyorum bir numaralı dediği insana saldırdığım kadar kimseye saldırmadım belki bu yüzden bir numaraya yerleşti bir koç kova anlaşması oldu…

Hangi pencereden baktığınıza göre değişiyor onunla benim aramızdaki uzaklık eğer siyasi bakarsak belki zıtız kimi zamanda aynı çizgide olabiliyoruz…

Henüz bir bulutun arkasından görüyorum güneşini o yüzden ne kadar yakacağını ve ne kadar aydınlatacağını ve büyüklüğünü tam olarak tespit edemiyorum.

Onu yakında görmek istiyorum, tabi bir numarada gelsin hatta 3 numarada gelsin istiyorum…

Hayatıma tüm giren insanların orijinal olduğunu düşünüyorum. Konya’da Kredi Yurtlar Kurumunda iken annesinin yolladığı atletle 200 gram yoğurtla süzme yoğurt yapan sonra ondan ayran yapan İbrahim den tutunda burun kardeşime kadar eski sevgilime kadar hepsini anormal denecek kadar değişik insanlar olduğunu söyleyebilirim.

İnsanların hayattaki en büyük hatalarının hayattan mutluluk almak için gereğinden çok çaba harcadıkları ve mutsuz olduklarında da gereğinden fazla üzüldükleridir.

Kimileri düşünmemek için uyur kimileri düşünmemek için kitap okur…

Ayrılık

Seradan sonra aşkı pek düşünmedim birçok hatalarını görsem de ilişkiyi yürütme durumu hariç zeki sayılırdı yalan söylüyordu çoğu gibi aşık oluyordu kullanılıyor atılıyordu.

Kimi insan evlendiği için sever kimisi de sevdiği için evlenir, ben ikincisinin olmasını istedim ama gördüğüm kadarıyla sevdiğim insanlar evlenebileceğim insanlar olamayacak, hep bir engel oluyor her zaman. Gerçi iki ciddi ilişkimin de bitme sebebi geçmişi idi yada ailesinin geçmişi… Evlilik programlarındakiler gibi geçmişi beni ilgilendirmez demeyi becerebilseydim yüzde yüz başarılı olurdu her ikisi de başarılı olurdu. Sonradan bende sevginin her şeyden daha önemli olduğunu öğrendim ama iş işten geçmişti.

Yeni sevgili kapağı açılmamış bir telefon gibidir yeniden denemek kurcalamak dinlemek konuşmak istersin yalnız garanti kapsamı bitmeden seviye atlamanız lazım yoksa bozulan telefonunuzu çöpe atmak zorunda kalırsınız.

Matematik öğretmenliğinde okuyan komşumun misafirinin kızını gördüm bugün fazla göz göze gelmedik 3 defa falan daha önceki aldığımız istihbaratlara dayanarak iyi bir kız olduğunu zaten biliyordum ama kız güzelde aynı matematik öğretmenliğinde okuduğuna göre ortalamanın üstünde bir zekaya sahip ilerleyen gönlerde olması için çabalarım olacak ama olmayacağı yönünde düşüncelerim çünkü genellikle sadece yüz yüze görüp bir karar vermek isteyenler benden hoşlanmazlar koca bir burun koca bir ben olduğundan dolayı doğaldır da yaptıkları belki de ama 3 sevgilim oldu hepside çok güzeldi. Bu yüzden fazla şansım yok gibi biraz babasıyla konuştuk ama benimle aynı siyasi görüşe sahip olduğundan hızlı bir bilgi bombardımanı ve can alıcı konulardaki nokta vuruşlarımla olaya hakim olduğumu sanıyorum ama babasıyla olmuyor tabi bu işler hayırlısı demek lazım… Yeni bir aşk başlıyor sanırım bakalım neler getirecek hayat…

Seviyorum sevmeyi seviyorum aşka aşığım aşkın her halinin bana yaşattığı duygulara aşığım öncesindeki sevgilinin her halini düşünmeye onun en güzel hallerini daha önce hiç öylesi yokmuş gibi ve bir daha böylesi olmayacağını düşünme hayal kurmaları onu olduğu gibi değil de olduğundan daha yükseklerde düşünme duygusu onu hayallerinle kurgularınla değerli kılma hissi, eğer kabul etmeyeceğini düşündüğünde veya etmediğindeki acı acabalar ve tüm arabesk haller ettiğindeki sevinç ve ayrılık aşkın en güzel hali acı bunalım ve her şey en güzel şiirlerin şarkıların yazıldığı aşk hali.

Eski konuştuğum kız ahu ile hem murat olarak hem de kendim olarak konuştum ve buluşmak istedim muratla Cuma günü 3-4 saatliğine buluşmak istedi ama benimle istemedi ve bu Murat’ın ilk kazandığı olay değil galiba hayatı beceremiyorum. Muratlaşmalıyım, arkadan koşan değil koşulan hayvan gibi davranan, dengesiz pislik birisi…

29.07.2009 Çarşamba

Doğal Şizofrenler

Kendi hayatının içindeki rolünün içinden çıkıp, başka rollere girme isteği doğmaya başlayınca insanda. Bu duygu genellikle tiyatro oynayarak karşılanmak istenir. Sıranın kendisine gelmesini bekleyen bir oyuncu gibi istekli heyecanlı, oynarken ise tüm duygularının karşılandığı için mutlu devam eder bitince de hüzünlü ve başarmanın verdiği kendine güvenle terk eder sahneyi… Farklı duygular ve heyecanlar arayan bu insanlar çoğu zaman sahneye çıkamazlar ve onu hayatta yaşamaya çalışırlar bu durum istek dışı olması haline ise Şizofrenlik denir. İçimde doğan bu isteği tiyatro oynadığımda daha derinden hissettim sahne içindeki heyecan ve haz duygusu güzeldi ama sahnedeki herkes oynuyordu daha farklı bir duygu arayışı devam etti, karşılanması güçtü ama bir şekilde ihtiyaçla doğan olaylar zincirini doğurdu. Sosyomat.com adlı site ile başladı kendimin radikal yönlerini ortaya koyan bir insan yaratmak internette gayet kolaydı. Gerçek hayatın oyuncularının kendi yarattığı karaktere karşı verdiği tepkileri izlemek onlarla başa çıkmaya çalışmak, o rolün giysisini giymek bir esrar bağımlısın artan isteği gibi karşılandıkça artmaya başladı. Radikal İslamcı ile radikal intikamcı arasında giden çelişkili zıt ve sevecen karakterler olurlar ve bağlı bulundukları düşünce yapısına sıkı sıkıya bağlı ve savunmak ve yaymak için elinden geleni yaparlar.

Sera dan ayrılalı 3-4 ay kadar oldu, aklıma seranın bana söyledikleri geliyor “sen olmasan kimse olmaz”, “senden sonra kimseyle olmayacağım” ve benzeri aşkla beraber belki o anki düşünceleri o olabilir ama söylediklerini yapamayacak kadar şapşal yalancı bir aşıktı sera, şehirler arası aşkın zorluğunu yaşamıştım. Onun için kişiliğimden, hayat görüşümden büyük oranda ödünler vermiştim… her ne durumda olursa olsun insanların yalan söylemesi çok kırıcı, ben ki herkesin beni kandırdığını anlayana kadar her söylediğini doğru var sayarım…
Bu varsayımı yapan bir insan için başka bir karakterlere girip yalan söylemek ayrı bir çelişki ama zaman iş gereği yalan söylüyorum..

Serasın yeni sevgilisi Umut beymiş hani Seranın bir fotosunun altına çocukluklarıyla ilgili ablasının dâhil olduğu konuşmalardaki insan… Ailecek tanıştıkları, ve sonradan buna defalarca ayrıldıktan sonra teklif eden insan, Bir kişinin kocası öldüğü zaman evlenmesi için belli bir süre geçer bu adettendir başkaları bir şey der diye yapılır genellikle..

Beni yeni bir şizofren kişiliğe sokacak olan olay benim bilmediğim bir sevgisi olduğu halde belli aralıklarla beni arayan seranın yeni sevgilisini söylemediği için bir günde konuşmak istedim oda kim umut bey…

Bir daha bu kızı rahatsız etme diyen bir eski sevgilinin yeni sevgilisi… “ insan’ın sen giderken biz geliyorduk” diyesi gelmedi değil ama o kadar zoruma gitti ki bu durum hayatta küfür etmediğim halde o an küfür ederek kapattım…

Bir insan düşünün yeni sevgilisi var eski sevgilisiyle de konuşuyor ve bunu eski sevgilisine söylemiyor sebebi neymiş efendim beni üzmemek içinmiş, bana acımış insanları kıramadığından bunlar başına geliyormuş başının üzerindeki halkayı bir tek benim göremediğim bu melek daha ikinci buluşmada umudunu evine almış. Kıskandın mı evet kıskandım daha önceki ilişkisi olan akrabası olan enginle yaşadıklarını bildiğim için acaba benden çok onu mu düşünür diye yaşadıklarımın yaşanması hem de karşıdakinin hiçbir şey bilmemesine rağmen. Artık oyunumun karakterleri biliyorsunuz.

Diğerlerinden farksız sıcak bir yaz günüydü, sera ile umut un mutlu günleri devam ediyordu. Çok güzel hareketlerdeki Mezarcının Bende isterim “çok yaşa” demek ama mesleğimize ters dediği gibi bende “mutlu olun” demiştim ama içimden değil. Bir bucuk senelik sonu evliliğe yaklaşan bir ilişkiyi bunların hiç önemi yok beni bırakan bir kişinin mutluluğunu istemem.

Umut Öztürk internetten bulundu ve daha önceden hazırlanan 35 yaşındaki kadın profili facebook’tan mesaj attı Umut tüm sazan erkekler gibi iş çıkar mı acaba abi tarzında atladı birazda korkusu da vardı tabi acaba gerçek mi diye. Seraya bir telefon açtım nasılsın iyi misin neler yapıyorsun senin sevgilinde pek güvenli değil sanırım diyip içine kuşku alevlerini atıverdim, konuya fazla girmeden konuşmayı bitirdim.

O sırada msnnini veren umutla konuşmaya başladım. Tabi ilk sorum sevgilisinin olup olmadığıydı biraz daha konuşunca meğerse olgun kadınlardan hoşlandığını falan söyledi yeterli kaynağı topladıktan sonra benim çıkmam lazım diyip kapattım msn’i bu sırada merakla bekleyen eski sevgilim seraya olanları anlattım öyle sinirlenmişti ki daha konuşulanları anlatmadan terk etmiş Umut’u. Çocuk sonra barışmak için elinden geleni yapmış ve sera kabul etmiş dayanamayıp ama çocuk bu sefer düştüğü durumdan dolayı istememiş ve büyük bir ihtimal benim yaptığımı tahmin etmiş.

Günlük yazmak zor bir iş gerçekten bu gün yine uyu düzenim bozuk ikindiye kadar yattım bu gün çok sıkıldım bunu izledim bunu okudum dan öteye gitmeyen günlük yazmak kolay elbette ama okuyana bir şeyler vermeye çalışan günlük yazmak çok zor yoksa benim günlüğümü yazmam çok kolay olurdu. Burun kardeşim tarafından sunulan teklifi kabul ettim beraber bir günlük yazacağız.

Yine yen bir kişilik üzerinde çalışıyorum Murat isimli bir rent a car sahibi. Ona geçmeden önce “İslami evililik sitesindeki” Doktor murat karakterinden bahsedeceğim.

İslami evlilik sitesi için bir mail adresi aldım, ve bilgilerimi yazdım Tıp fakültesi son sınıf öğrencisi Murat bir çok kişi ekledi ve konuştuk tüm ekleyenler yarın evlenelim desem evlenecek tipte insanlar ve genellikle 25 yaş üstü acaba evde mi kaldık diyenler yada 18 yaşlarında bazı duyguları merak edenler. Biraz konuştuktan sonra çoğu senin kültürün daha fazla beni beğenmez ailen ve ileride de sen diyenler ve diğerleri de hadi buluşalım konuşalım evlenelim diyenler.

Bu gördükten sonra normal bir üniversite mezunu inançları yüksek birisi olarak yazdım kimse eklemedi, demek ki inançsız bir doktor inançlı bir insandan daha çok tercih ediliyor hatta inançlı ortalama bir insan hiç tercih edilmiyor. Baş örtüsünü bir üstünlük gören insanlar çoğunluktaydı buda çok üzücü bir şeydi.

Hayali kahramanlarımın ismi genellikle murat olur araba kiralama işini yapanında ismi murattı murat eski konuştuğum kız olan ahuyla konuşacaktı, yakışıklı olan arkadaşımın birisinden güzel resimlerinin bir kaçını aldım ve yeni bir msn adresi alıp konuşmaya başladım. Konuşmalar ve tipte iyi olunca hemen 2. gün tanışmak istedi ama ben geçmişini öğrenmek istiyordum yaşadıklarını birkaç gün içerisinde her şeyi en ince ayrıntısıyla anlattı, arada bırakmayı tehdit ettikçe daha kolay anlatıyordu.

Sonra kuzenim beyza’nın msn iletilerinden şüphelendim yine Murat imdadıma yetişti bu seferki hukuk ikinci sınıf öğrencisi murattı.

Bakalım hayatımda daha kaç tane murat olacak…
28.07.2009 Salı

Blog yazmak zor ismis! :)

Su bloga baslayali 4 gun oldu ama ben her zamanki tembelligimle ilk gunden sonra tek kelime bile yazmadim. Zaten burun kardesimle ortak noktalarimizdan biri de maymun istahli olusumuzdur. Surekli yeni projeler bulur ama bir turlu uygulamaya geciremeyiz, bu da oyla olacak korkatim. Gerci o gayet gayretli duruyor bu sefer ama bilemiyorum artik. Gecmisteki tecrubelerimize dayanarak pek de umudum yok acikcasi. :)

Zaten benim okul hayatim boyunca da basima ne geldiyse bu sacma sapan huyum yuzunden geldi, surekli sene basinda “ha gayret kocum, aslanim ben, kim tutar beni” bu sefer tamam derece yapacagim diye atilirdim, gerekli gereksiz sacma sapan islere bulasir, sonra da hevesim gecince elimde patlardi. Her sene sonunda da “bu sefer de yaptim bir eseklik, ama bir daha tovbe derdim” ama her sene yine ayni rezillik. Neyseki son yillarda beni saran olaganustu tembellik sayesinde bu sacma girisimlerimde azalma oldu. :)

Blog yazan insanlara oylesine saygi duyuyorum ki artik anlatamam. İnsanlarin okuyacagini bile bile hayatini anlatiyorsun ya, cok korkunc birsey! Burayi kimse okur mu okumaz mi bilmiyorum ama ya hakkinda yazdigim kisiler okursa diye, daha simdiden tedirgin oluyorum, sanki rekorkar kiracak bu blog, millet yanip yakilacak bizim kim oldugumuzu gormek icin. :)

Bir de burada yazmak benim sayisiz yazi tecrubelerim icinden en halka acik olan olacak. 6 yasindan beri, gerekli gereksiz, yasima, yapima vs uygun olsun olmasin bir suru kitap dergi veya yazi okudum ama hayatimda adam akilli yazdigim hicbir sey yok! Bu da ben de cok agir bir yuk. Herkes birseyler bekliyor. Ortaokul lise hayatim boyunca hocalarim tum kompozisyon, siir yarismalari icin benden birseyler yazmami isterdi. Ama ben bir kere bile adam gibi birsey yazamadim L en son lisede hoca ozel bir gunle ilgili bir yazi istedi, ben de yazdim yine sacma sapan birseyler. Nasil olduysa hoca okuyup begenmis ama kurulda kompozisyona konu olan gunu yanlis yazdigim ortaya cikmis. Yani iste bu kadar da konuyu benimseyemeyen bir yapim var, insan birsey yazarken once bir ogrenir degil mi! Bu konudan tek kazancim, lise hayatimin kalaninda kimse benden birsey yazmami beklemedi.

Babam senelerdir benim birgun gazetelerde kose yazari vs gibi birsey olmami hayal eder, “bu kadar okuyorsun, kimbilir ne guzel yazilar yazarsin” diyor, ama ben de o yetenek yok, ayrica benim yazmaya karsi bir ilgimde yok aslinda. Sadece cok uzgun oldugumda bir kagida icimden gelenleri yazar, sonra da hemen yirtar atarim. Bir keresinde nasil olmussa yirtmamisim, aradan uzun bir zaman gecince yazdiklarimi okuyup da kendimden utandim. :)

Sevgilimin de benim yazi yazmam konusunda cok tesvigi olmustur ama nedense bir turlu olmuyor, hatta onun icin cok anlami olan bir kalemi vermisti bana, “ilk yazilarini bu kalemle yaz” diye, ki kendisi kitabin her turlusunden nefret eden birisidir, okumanin vakit kaybi oldugunu dusunur. O kalemi vereli 6-7 aydan fazla oldu ama hala bir sayfa bile yazamadim, tek fark eskiden sadece okuyucu gozunden gordugum kitaplari bir de yazar (yani yazar dediysem meslek olarak degil, sadece iki kelimeyi bir araya getirip yazabilen) gozuyle bakip, kendi acimdan elestiri yapiyorum, tabi ki ic dunyamda!

Simdiye kadar iki defa gunluk tuttum ama ikisinde de gunlugum,gunluge benzemiyordu. Dogru duzgun hicbir seyi yazmazdim, sadece “bugun bunu yaptim, sunu yedim, onu gordum...” gibi siradan seyler yazardim ve normal insanlar gibi hersey oldugu gibi de yazmazdim. Kendimce degistirip, duzeltip yazardim. Hatta ortaokulda en yakin arkadasimla birlikte baslamistik gunluk tutmaya, her ay sonunda yazdiklarimizi okurduk. Kiz 2-3 ay ancak dayandi, “boyle gunluk mu olur yaa, sen gunlugune karsi durust degilsin,ben oyle mi yaziyorum” deyip kizmisti. Hakliydi da o kadar duzgun yazardi ki, ben “onu yazamam olmazz, bunu yazamam olmaz” diyerek, olaylari kirpiyor ve degistiriyordum. O gunlugu oylece biraktim. Lisedeyken Ipek Ongun’un “bir genc kizin gizli defteri” serisinden etkilenerek yeni bir gunluk denemesi yaptim, bu sefer hersey dogru yazacagim diye kendime soz verdim. Ama yine olmadi, o gun yazmak istemedigim birsey olmussa, gunluk yazmazdim, ya da sadece o olayi atlayip isime gelenleri yazardim. Sanki herkes benim gunlugumu okumak icin siraya girmis de, onlardan cekiniyorum. :P

Bu arada unuttugum ama aslinda en basarili gunluk denemem var bir de. Onu da gecen yil yazmistim ama cok kisa surmustu, bir yurtdisina gitme olayim vardi ve kendimi cok yanliz ve mutsuz hissediyordum. İstedigim gibi olmamisti, tek basina gidecektim,istemedigim bir yere gidecektim vs. O zaman gercekten durust bir sekilde icimden gelenleri yazmistim ama onu da oraya gittikten sonra yogunluktan dolayi biraktim bir daha da yazamadim.

Diger bir sorunum da yazdiklarimdan pismanlik duyunca, hemen onlardan kurtulmak istemem. Mesela ilk gun tum durustlugumle dedem icin cok konusuyor gibi seyler yazmistim ama su an vicdan azabi cekiyorum. Yazdiklarimi silmek istiyorum ama sanirim silersem bu blog isi de diger tum denemelerim gibi olacak, ‘bir gun yaz,ertesi gun begenmeyince sil!’ ama ciddi ciddi dunden beri dedeme karsi bir sempati besliyorum, onuda baska bir baslik altinda yazayim en iyisi. :)

26 Temmuz 2009 Pazar

hala ilk gun

bu blogu ilk acarken ben de nasil bir gayret, nasil bir ilham. ama simdi yazacak hicbirsey gelmiyor aklima!

hani yaptilarimi anlatayim desem yaptigim birsey de yok, sabahtan beri tek yaptigim okumak, okuduklarimda oyle ise yarar seyler degil.

Canan Tan'in "yuregim seni cok sevdi" diye bir kitabi vardi, arkadastan aldim, cok bahsetti diye, ben de sandim ki iyi bir kitap.
ben boyle hikayeleri lisedeyken ipek ongun kitaplarinda okumustum yaa, aradan seneler gecti, yazar degisti,konu hala ayni! Zaten lise bittikten sonra ne salakmisim da o kitaplara para verip almisim diye de hayiflanmistim. :S

simdi de sira elif safak'in "ask" var, onu da hic okumam normalde ama yokluktan okuyacagim artik! ben ki "yuregim seni cok sevdi"yi bitirmis biriyim, elif safak bana ne yapar yaa!

tek dayanamadigim dedemin konusmasi, gunlerdir dipdibe yasiyoruz, ne anilari bitti, ne de onune gelen herseye yorumlari! Zaten hava sicak,ben oturdugum koltuga yapisiyorum, giydigim kiyafet bana yapisiyor! bir de cikarmis takma dislerini, ne dedigi anlasilmiyor, ama masallah vidividi, ben de severim konusmayi ama bu kadar da olmaz yaa! arada bir mikrofonu bana da ver yaa, ben de anlatayim 3-5 animi, hem benim anilar yuzyil onceki seyler de degil1980lerden sonrasi!
ben de taktim kulagima pamuklarimi, en azindan sesi kistim biraz!

ilk gun

yapacak hicbir sey yok, kulaklarimda pamuklar,sabahtan aksama kadar nette elalemin bloglarini okuyarak zaman geciriyorum, sonunda burun kardesimle, biz de bir blog acalim, millette bizim yazdiklarimizi okusun dedik. :))

iste bu blog yaz tatilinde olup, bosluktan kafayi yiyen gencligin bir urunu :)